Paylaşmak ve Bileşik Tecrübe nedir?
Paylaşmak sizde olan bir bütünün parçasını başkalarına vermek midir yoksa başkalarında olan parçaları anlamlandırarak bir bütün yaratmak mıdır?7 Ocak 2020, Salı
Günümüz şirketlerinin demografik yapılarına bakıldığında birbirinden farklı yaş gruplarının bir arada çalıştığı gözlemlenmektedir. Bu farklılık ekiplere dinamizm getirdiği gibi iletişim doğru kurulamazsa ekipten kopmalara da neden olmaktadır. Şirketlerin genelinde enerjiyi artıran bu çeşitlilik ,ekipler küçüldüğünde daha da belirginleşerek ,beraberinde farklı çıktılar oluşmasına sebep olmaktadır.
Aynı şirkette 10’ar yıl kıdemi olan 5kişilik bir ekibe yeni dahil olan ve 1 yıllık tecrübesi olan üyenin 1 yılda edineceği yeni iş tecrübesi onun iş tecrübesini 2 yıllık mı yapar? yoksa 57 yıllık mı? Dahil olunan ekip “takım” değilse, genç üyemiz 2 yıllık tecrübe ile yeni iş arayışına başlayacaktır. Çünkü kendi çabaları ile ekipte körebe oynamaya kendini yakalamaya çalışmaktadır. Birileri paylaşmamak için ondan sürekli kaçıyordur. Dahil olunan ekip ‘’takım’’ ise iş tecrübesi 57 yıl olmuştur.5 kişiden her birinin 11 yıllık, kendisinin ise 2 yıllık tecrübesi vardır artık. ’’Bileşik tecrübe olarak adlandırabileceğimiz bu paylaşım sinerjinin ta kendisidir. Onlar 1+1‘in 3 olacağını kanıtlayacak kadar takımdırlar.
Takım olmuş bir ekip, yaşadığı zorlukları farklı yöntemlerle çözebilecek bakış açısına sahiptir. Dijitalleşme bünyesinde daha hızlı aksiyonlar alıp iş yükü oluşturan operasyonları daha kısa sürede yapacak ve iş geliştirmeye odaklanacaktır.
Dahil olduğunuz takım üyeleri birbirine doğru soruları sorarak, doğru cevapların bulunmasını sağlamalıdır. Tecrübe kişinin ihtiyaç duyduğu ana göre anlam kazanır. Günümüzde “öğrenen örgütler “hayatta kalmaya devam ederken kendini yenilemeyen kuruluşlar pastadaki paylarını hızla kaybetmektedirler.
İçinde bulunduğumuz zamanda koçluk, uzun yıllar aynı işi yapmanın getirisi değil, çağa ayak uydurmanın şartı olarak var olmaktadır. “Tersine Koçluk Yöntemi” tam da bundan bahsediyor. Şirketlerin günümüzde yaşayabilmeleri için gelişen teknolojiye ayak uydurmaları kaçınılmazdır. “Tersine Koçluk Yöntemi” bireyin işyerinde teknoloji kullanımı ve teknolojiye uyumu için ihtiyaç duyduğu yardımı alabilme isteği ve yeteneğidir. Teknolojiyi operasyonun merkezine koyan şirketlerde istihdam edilebilirliği ön koşulu haline gelmiştir. Otomasyonun hüküm sürdüğü günümüzde insan; üretimin vazgeçilmez bir unsuru olarak varlığını korurken niteliklerinin sayısı giderek artmıştır.
Bu yeni oluşum içinde organizasyon yapılarında iletişimi doğru kanallar yoluyla kurabilen Şirketler, koçluk sürecini tersten başlatıyorlar. Bu şirketlerde uzun yıllardır çalışan üst düzey yöneticilere koçluk yapanlar ;içinde bulunduğumuz anın teknoloji dilini aktif olarak kullanabilen gençlerden oluşuyor. Takım çalışmaları belli periyotlarla düzenlenen koçluk toplantıları, uygulama ağırlıklı sanal ortamların desteği, yapay platformlar belki de robot çalışanlar ile yöneticilerin bugünü yakalaması sağlanırken; bugünün gençleri yılların tecrübelerinden “yöneticilik” öğrenme fırsatı yakalamış oluyorlar. Böylelikle paylaştıkça artan bilgi düzeyi ile olayları pratik şekilde çözmeye kavuşturan “tecrübe” bütünleşerek Birleşik Tecrübeyi oluşturuyor. Ekipler ve Şirketler paylaşarak çoğalıyor, zamanın gerisinde değil, anın tam ortasında kendilerine sağlam bir yer edinmiş oluyorlar. Organizasyon çift taraflı olarak öğrenmeye devam ederken, iş tatmini arttıkça insanların örgütsel bağlılıkları da arttığından, işletmeler ayaklarının üzerine daha sağlam basabiliyor. Böylelikle birey ve işletmenin aynı anda ve aynı doğrultuda gelişiyor olması, sinerjiyi ve çıktıların kalitesini artırıyor.
“Bütün sahip olduğumuz bilginin tecrübe ile başladığına şüphe yoktur “Bilgi beraberinde başarıyı da getiren güçtür” ve çoğu insan başarıyı almak olarak düşünür. Oysa başarı vermekle başlar. Paylaşarak çoğaltacağımız bilgi ve tecrübe, geçmişi daha iyi yorumlamamıza imkân sağlarken; geleceği ise daha hızlı çözümlememize yardımcı olacaktır. Bu durum şirketlerin kültüründe “paylaşmak” olgusunu vazgeçilmez yapan temel unsurlardan biridir. Paylaşan örgüt, öğrenen örgüttür. Öğrenen örgütler değişimin duygusal döngüsüne yenik düşen değil, duygusal döngüyü yönetebilen ve değişime ayak uydurabilen örgütlerdir.